1

12 Mart 2015 Perşembe

Tarihçe-i Aşk


keşmekeş bir zaman 
ve daha keşmekeş topraklar 
bir cehennemî rüya bu 
durun 
kirli postallarınızla 
ve alnınızdaki katil yazısıyla 
giremezsiniz buraya 

lügatlerde tabiri yok bu mevsimin 
bahar değil kış değil 
hazan değil bugün 
ve ismail 
bir hazin günce 
sabah yarım ekmek 
öğle yok 
akşam şekersiz üzüm hoşafı, ekmek yok 
göğüslerde imanla muhkem bir aşk telkini 
ve daha muhkem ilahi sığınak 
oysa hep aynı sloganla irkiliyor kalbimiz 
'ekmeksiz yaşarız hürriyetsiz asla' 
ya aşksız yaşayabilir mi bir insan 
yani vatansız yani nefessiz 
sonra cehennemin girdaplı duldalığı. 
sonunu düşünenler değil 
kendini düşünenler kahraman olamaz ismail 
kalbine mi battı yine 
sürgün yemiş güllerin son demi 
ve neyyir gülüşleriyle 
senin ardından el sallayan çocukların vebali 

bu destan senin 
bu ak yazgı 
bu kurşunlara yön veren dualar 
bu naz, bu yarım bozlak senin 
ruhumuz okusun ismail sustuysa dilimiz 
'anam yakmış kınayı adak diye 
ben de vatan için kurban doğmuşum 
anamdan Allah'a son bir hediye 
kumandanım ben ismail doğmuşum' 

yaralarına baldıran sürmeye gelirken haramiler 
nasıl da büyüdün birdenbire öyle 
taşı tutsan gülle olacak 
ve elinde mavzer 
bir annenin bebeğine sarılışı gibi masum 
namusu çiğnenmiş babalar gibi küheylan 
ve baldan 
ve sütten 
ve ab-ı kevserden geçip 
ab-ı dide iksirinden içerken iner son perde: 
- erzurumlu eyyüp oğlu mustafa 
- şehit 
- kayserili feyzullah oğlu hasan 
- şehit... 
ölmek için birbiriyle yarışanlar 
liva'ül hamdin himayesinde 
şimdi bir lahuti ictimadalar 

savaş merhamet bilmezdi 
fakat ismailler başka 
sahi insanlık nedir bilir miydi aç canavarlar 
anzılhadaki kutsal balıklar 
ve kernekteki serin sular değil belki 
kızıl sarıklı tepeler ve nusrat 
ve şehit ninnileri söyleyen sular 
şahit sana 
melekler şahit, bulutlar şahit 
üçler yediler kırklar ve erenler şahit sana ismail 

bu heyecan 
bu taç 
bu madalya senin hep 
gerdeğe değil 
hepsi ölüme geç kalmamak içindi 
nar ve nur a'rafında 
kan ve gül kokardı coğrafya 
ve arzdan arşa tekbir naralarıyla 
anneler evlatlarını dönsünler diye değil 
dönmesinler diye yollardı 
yollar ki sanki kerbela 
ve hâlâ hayası eğer varsa utansın avrupa 
ve uyansın garb sevdasıyla yatıp kalkanlar 

kundaktaki bebeğinin üzerinden örtüsünü alıp 
cephaneliği örten nene hatunlar vardı 
bir karış vatan toprağı 
candan da evlattan da kıymetliydi 
cennet nasıl da ayaklarınızın altına yakışırdı 
bu 'vatan'da 
'Hû'larla ve on bir yıldızla secdeye durulurdu beş vakit 
vatan ki bir elif miktarı Allah'a ramak cifir 
ey vatan 
ey herşeyiyle yadigar 
her evladın sana ödeyecek borcu var 

mağribten maşrıktan 
sonra haritada izi kaybolmuş diyarlardan gelen 
bütün renkler 
güneşin çocuklarıydı 
unutmadık ismail 
can kardeşi olduğunu bütün renklerin 

bir kaç hasta ruh 
ve üç beş çapulcu grup 
vampirler istedi diye 
güneşler etmezdi gurûb 
asrın ebreheleri 
ellerinde demirden kargalar 
iki asır evvelinden kalan kirli plan 
oysa sarhoş dudaklarında kendi kaderleri 
'hasta adam' dediler 
ha öldü ha ölecek dediler 
ve şimdi 2014 bir Besmele sırrı uzaklıkta 
hasta adam kim 
ölen kim kalan kim 
söyleyin 

99 esma ve dua gibi 
tesbih tesbih 99 yıl geçti üzerinden 
ah çanakkale 
ah cennete uğurlanan yolcuların terminali 
bu dualar senin 
dudaklarımızda ayet ayet büyüyen 
yaldızlı aminler senin 

dün incire zeytine ve O'nun üstüne 
bugün şekersiz üzüm hoşafına 
kuru ekmeğe 
ve yine O'na 
ve yine sana and olsun 

avcı hattında erkek kılığında 
kadın kahramanlar 
yediden yetmişe yek vücud olmuş ehl-i iman 
iman hem nur 
hem kuvvettir Seyyid Onbaşım 
biliyorum dağları bile kaldırırdın o sebatla 
herkesin bir hesabı var ismail 
denize gömülü şifreleri 
Ya Fettah demeden aç açabilirsen 
bilemezler 
O'nun da bir hesabı var 

ne korkulu bir atlastı öyle 
kan ter içinde tarih 
asrın akabe biatında 
uğruna ölmeye değer 
narin aşk dehlizlerinden mi geçtiniz ismail 
ve bir haçlı seferi daha 
en hazin yenilgi 
en ağır infilak ve helak 
şu cehennem mevsimi sizindir avrupa 
noel sizin 
nevruz bizimdir 
bahar bizim har sizindir 

zemzem mübarekliğinde 
bir damla su taşırken bir karınca 
bir kuşun gagasında küçücük bir çalı 
ibrahimî ateşlere düşmüşüz ne çıkar 
bu vatanda her evlad 
ya ismail olarak doğar 
ya fatıma 

diz büküp 
rahle-i aşkta tedris gören delikanlılar 
bir başka aşk mabedinde 
talime gittiler 
gittiler bir daha dönmediler 

sabah yok 
öğle yok 
akşam yok 
bu başka zamandır ismail 
başka bir sabahtır uyandığın gün 
ne göz görmüştü 
ne kulaklar işitmişti ismail 

Zafer Şık

Ümraniye Belediyesi 10. geleneksel "Çanakkale Destanı" konulu şiir yarışması 1.lik ödülü